BM İklim Değişikliği Zirvesi geçen sene Dubai’nin ev sahipliğinde gerçekleşmişti. Bu sene ise COP29 (Conference of the Parties yani Taraflar Konferansı) Azerbaycan'ın başkenti Bakü’de gerçekleşiyor. İlk kez 1995’te Berlin’de gerçekleşen bu zirvede karbondioksit salınımını azaltmak ve küresel ısınmayı endüstri öncesi dönemdeki seviyesine çekmek amaçlanıyor. 11 Kasım 2024’te başlayan COP29 her yıl olduğu gibi bu yıl da 2 hafta sürecek. BM kaynaklarına göre konferansa 100’den fazla lider ve hükümet yetkilisinin katılması bekleniyor.
BM’nin en büyük zirvesi bu sene gerçekleşen COP29 oldu. Dünyanın birçok yerinden gelen diplomatlar, iklim değişikliğinin gün geçtikçe artan tehditleri üzerine görüştü. Dünyanın ve insanların bu tehlikeden en az hasar alacak şekilde nasıl kurtulacağı araştırılıyor. 2024 yılı iklim değişikliğinin etkilerini en çok gösterdiği yıllardan biri oldu. Dünya’nın dört bir yanında orman yangınları, sel felaketleri ve su kıtlığı gibi sorunlar gündemde yerini aldı ve almaya devam ediyor. Tüm bu afetlerle başa çıkmaya çalışan devletler aynı zamanda ulusal ve küresel çaptaki iklim ideallerini de gerçekleştirmek istiyor. Öyle ki başta ekonomik nedenler olmak üzere ülkelerin bu hedeflerine ulaşması zorlaşıyor. COP29 bu sorunların ele alınması için iyi bir fırsat. Aynı zamanda finansman konusunda Yeni Toplu Nicelenmiş Hedef (NCQG) konferansın öne çıkan konularından biri. Gelişmiş ülkelerin iklim değişikliği ile mücadele kapsamında 100 milyar dolar taahhütleri bulunuyor. Yeni yılın yaklaşmasıyla söz konusu taahhüt sona erecek.
Liderler, iklim değişikliğinin azaltılmasına destek olacak kaynakların nasıl finanse edileceğine hep birlikte karar verecek. Özel sektörün NCDQ’deki rolünü tanıması için yatırımcıların atması gereken adımlar belirlenecek. Bu sayede özel sektörün ülkelerin finansman eksikliğine yardımcı olması hedefleniyor. Araştırmacılar gelişmekte olan ülkelerin iklim finansmanına yatırdıkları paranın 2030 yılına kadar yılda 2,4 trilyon dolara çıkmasıyla beraber yenilenebilir enerji kaynakları için 1 trilyon doların ihtiyaçlar doğrultusunda gözden çıkarılması gerektiğini duyurdu.
Azerbaycan’ın COP29 için seçilmesi üzerine Cumhurbaşkanı İlham Aliyev şöyle söyledi:
“COP29'a ev sahipliği yapacak ülke olarak oy birliğiyle seçilmek bizim için gerçekten büyük bir onur. Bunu uluslararası toplumun Azerbaycan'a ve özellikle yeşil enerji alanında yaptıklarımıza olan saygısının bir göstergesi olarak görüyoruz.”
Azerbaycan Güney Kafkasya’nın küçük petrol devleti olarak anılıyor. Dünyanın ilk petrol yatakları 1846 yılında buradan çıkarıldı ve 1899 yılında Azerbaycan Amerika’yı gerisinde bırakarak dünyada petrol üretiminde 1. sıraya yükseldi. Azerbaycan'ın bugünkü ihracatlarına bakıldığında gelirlerinin çok büyük bölümünün karbondioksit salınımının en büyük nedenlerinden olan petrol ve doğalgaz olduğu görülüyor. Cumhurbaşkanı 2024 Nisan ayında yaptığı açıklamada bunları “tanrıların hediyesi” olarak tanımladı.
Konferansın başkanlığını Azerbaycan Çevre Bakanı ve eski SOCAR -devlet enerji şirketi- başkanı Mukhtar Babayev üstleniyor. Babayev geçmişin petrol ve gaz ülkesini çevre dostu yaklaşımıyla dünyaya yeşil bir yol göstermek istediklerini söyledi. Geçen yılki zirvede verilen karara göre ülkeler fosil yakıt kullanımlarını azaltma kararı almışlardı. Babayev bu kararın arkasında olduğunu dile getirse de bazı kuruluşlar Azerbaycan'ın yeşil aklama yaptığını düşünüyor. Bu kuruluşlar ülkenin yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının ve iklim değişikliği mücadelesinin yapması gerekenden fazlasını yaptığı izleniminin verildiğini düşünüyor.
Hazar Denizi bölgesindeki çevresel sorunları izleyen Crude Accountability'nin İcra Direktörü Kate Watters, Azerbaycan’ın fosil yakıt kullanımını azaltmaya yönelik (ABD ve Birleşik Arap Emirlikleri dahil olmak üzere birçok ülkenin zorlanmasına rağmen) proaktif olmadığını söyledi. Watters, Azerbaycan halkının fosil yakıt kaynaklarının neden olduğu kirlilikten korunmak için yeterli imkanlarının olmadığını söyledi ve bu durumun hükümet tarafından görmezden gelindiğini de ekledi. Sangachal petrol ve gaz terminalinin yakınlarındaki ev sahiplerinin maruz kalabileceği zarara ve sağlık sorunlarına dikkat çeken Watters, endişesinin hükümet tarafından duyulmadığını belirtti. Watters bu sözlerine karşılık Azerbaycan hükümetinden hiçbir dönüş alamadı.
Global Witness’ın yayımladığı değerlendirmeye göre Azerbaycan’ın petrol ve doğalgaz tesislerinde yakılan gaz miktarı 2018 yılından bu yana %10,5 arttı. Gaz yakma, küresel ısınmaya katkıda bulunan is, karbondioksit ve metan emisyonlarının önemli bir kaynağıdır. Babayev, Azerbaycan’ın bu gazların emisyonunu azaltmaya yönelik çalışmak istediğini söylüyor. Henüz bu isteklerini fiilen sunmadıkları için ötürü birçok ülke gerekli önlemleri almamalarına eleştiride bulunuyor. Hatta Global Witness’ın Fosil Yakıt Soruşturmaları Başkanı Louis Wilson AP’ye yaptığı açıklamada “Ev sahibinin bile iklim diplomasisinin temel işlevlerini yerine getirme zahmetine girmediği bir COP'a doğru gidiyoruz.” dedi.
Azerbaycan önümüzdeki 10 yıl içinde fosil yakıt üretimini artırmayı hedefliyor. Doğal kaynakları sayesinde Azerbaycan’ın jeopolitik değeri artmaya devam edecek gibi görünüyor. Aliyev, mart ayında yaptığı açıklamada "Ne kadar çok yenilenebilir kaynağımız olursa, o kadar çok doğalgaz tasarrufu yapacağız.” dedi.
Azerbaycan yeşil aklama damgasına karşılık olarak Avrupa ile olan petrol ve doğalgaz ticaretine parmak basıyor. Avrupa’dan böyle bir talep varken diğer ülkelerden gelen olumsuz eleştirilerin adil olmadığını söylüyor.
COP29 22 Kasım’a kadar devam edecek ve küresel iklim değişikliğiyle mücadelede kalkınmaya ışık tutacak.
Deren İlbeyi ve Derin Arda ERKUL tarafından editlendi.