top of page
Yazarın fotoğrafıElif Karakaş

Ege Denizi’ndeki Artan Ölü Balıklar İzmir Körfezi’ni Kirletiyor

Kirlilikten dolayı rengi yeşil ve kahverengiye dönen İzmir Körfezi’nde sürmekte olan bir balık ölümü problemi var. İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri ölü balıkları toplamak için çalışmalar yürütmeye devam ederken balık ölümlerinin etkileri ve ana sebebi araştırılıyor.


Ölü balıkların İzmir’in Bayraklı ilçesindeki Turan mevkiine 20 Ağustos tarihinde vurması ile kendini gösteren kötü koku ve kahverengi renk Karşıyaka’da da hissedildi. Turan Mahallesi Muhtarı Nursel Ölmez, balık ölümlerinden ve balıkların kıyıya vurmasından ötürü vatandaşlar tarafından şikayetlerin gelmekte olduğunu ve bunun üzerine ilgililerle iletişime geçip temizlemeye çağırdığını belirtti.


Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ekiplerinin balık ölümlerinin gerçekleştiği bölgede ve körfez açıklarında başlattığı inceleme kapsamında alınan numuneler, balık ölümlerinin sudaki kirlilik ve buna bağlı olarak oksijen seviyesinin yetersizliğinden kaynaklandığını gösteriyor. Bunun üzerine İzmir Körfezi’ndeki kirliliğin araştırılması ve çözüm üretilmesi için Çevre, Şehircilik ve İlkim Değişikliği Bakanlığı tarafından “İzmir Körfezi Koordinasyon Kurulu” açılmıştı.


Ayrıca yakın tarihte Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) ve Yıldız Teknik Üniversitesinden bilim insanlarının oluşturduğu bir araştırma grubu, uydu görüntülerinden faydalanarak körfezdeki kirliliği haritaya döktü. Görevde rol oynayan Doç. Dr. Osman Salih Yılmaz, Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Ateş, Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Füsun Balık Şanlı ile Prof. Dr. Fatih Gülgen ve Öğretim Üyesi Dr. Uğur Acar; Google Earth Engine platformu ve Sentinel uydu görüntülerini analiz etme amaçlı bir kod yazdılar. Bu kod sayesinde güneşten gelip deniz yüzeyinden yansıyan ışınlar uydu sensörüyle kaydedildi ve uzaktan algılama tekniği kullanılarak sınıflara ayrıldı.

Bilim İnsanları, Normalleştirilmiş Fark Klorofil İndeksi” adındaki belli bir alandaki bitki örtüsünün yoğunluğunu ve sağlığını analiz etmeye yarayan yöntemi kullanarak sudaki kirlilik değişimlerini dakikalar içinde tespit edebilen bir model hazırladılar.



MCBÜ Coğrafi Bilgi Sistemleri Bölümü Öğretim Üyesi Harita Mühendisi Doç. Dr. Osman Salih Yılmaz, uydu görüntülerinin işlenmesiyle su kalitesinin değişimini takip edebilen bir tarama modeli tasarladıklarını belirtti. Ayrıca denizin kirli bölgelerinde geçmişten günümüze bir değişiklik olup olmadığını da tespit edebilen bu tekniği kullanarak temizleme işlemleri gerçekleştirildikten sonra tekrar tarama yaptıklarını söyledi.


Salih Yılmaz, 5 gün aralıklarla uyduların bu bölgeyi ziyaret ettiklerini ve bu şekilde sık sık takip ettiklerini dile getirdi. Renklendirmenin bir kod gibi kullanıldığı bu sistemde Normalize Edilmiş Fark Bitki Örtüsü İndeksi değerinin 0,2’nin altında olan bölgeleri mavi, 0,2 ile 0,3 arasını sarı-turuncu ve 0,4 üstünü kırmızı renklerini kullanarak gösterdiğini belirtti. Yılmaz, indeksin 0,2’nin üstünde olduğu bölgelerde de klorofil A oranının yoğunlaştığını dile getirdi. Ayrıca uydu görüntülerinin gösterdiğine göre İzmir Körfezi’nde su kirliliği 2017’den 2024’e kadar sınır seviyesinin altındaydı fakat son üç ay içerisinde, körfezin kirliliğinde hızlı bir artış yaşandı. Sıcaklıkların yükselmesinin de etkili olmasıyla birlikte Bayraklı, Karşıyaka, Konak İskelesi ve Alsancak Limanı kıyılarında meydana gelen alg patlamalarının üzerine sudaki klorofil A oranında önemli bir artış görüldü.


Yılmaz, İzmir Körfezi’ndeki kirliliğin, oluşturulan bu sistem ile takip edilebileceğini hatta dünya genelindeki göl veya denizlerin yüzeyindeki kirliliğin de bu yöntem ile saptanabileceğini belirtti. Gerekli temizlemeler yapıldıkça suyun kirliliğinin tekrar incelenip alınan önlemlerin işe yarayıp yaramadığının kontrol edileceğini söyledi.

Dokuz Eylül Üniversitesi Çevresel Yerbilimleri Anabilim Dalı Başkanı ve Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nde öğretim üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar ise durumun ciddiye alınmadığını, bu olayın iki ana sorundan kaynaklanan bir problem olduğunu belirtti. Suyun dibine beton döküldüğünü ve su ile toprağın ilişkisinin kesilmesi halinde kötü kokunun kaçınılmaz olduğuna değindi. Ayrıca fabrikalardan arıtılmadan gelen atıkların, kirliliğin gittikçe artmasına sebep olduğunu söyledi. Yapılan bu hatalar sonucunda fitoplankton ve plankton patlamaları olduğunu ve bunların körfeze kızıl bir renk verdiğini dile getirdi. Küresel ısınmanın ve sıcaklık artışlarının da etkisinin olduğunu fakat asıl problemin belediyenin yaptığı bu tarz hatalar olduğunu belirtti. Yaşar geçmişe de dikkat çekerek, İzmir Körfezi’nde ilk defa 1955 senesinde fitoplankton patlamaları ve toplu balık ölümlerinin meydana geldiğini ve 2002 yılında da arıtma tesislerinin yapılmasıyla suyun berraklaştığını belirtti.

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page