top of page

Hasan Nasrallah’ın Ani Ölümü: Hizbullah ve Lübnan’ın Geleceği Belirsizlikte

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, 27 Eylül'de Beyrut'taki grubun karargahını hedef alan bir İsrail hava saldırısında hayatını kaybetti. Yıllarca örgütün İsrail’le çatışmalarına yön veren Nasrallah, Hizbullah’ı İran destekli bir güç haline getirerek Lübnan siyasetinde baskın bir konum elde etti. Ölümünden önce, suikast korkusuyla yıllarca kamuoyu önünde nadiren görülen Nasrallah, destekçileri arasında nüfuzlu bir konuma sahipti ve Lübnan'ın ulusal ordusundan çok daha büyük bir cephaneliğe sahipti. Destekçileri onu İsrail'e karşı duruşu ve ABD'ye meydan okumasıyla övse de düşmanları onu bir terör örgütünün lideri ve İran'ın Şii İslamcı teokrasisinin Orta Doğu'daki nüfuz mücadelesinde bir vekili olarak tanımlıyordu.


1992 yılında 32 yaşında Hizbullah’ın genel sekreteri olan Nasrallah, 1982'de İsrail işgaline karşı savaşmak amacıyla kurulan grubun halka açık yüzü haline geldi. Nasrallah’ın liderliği altında Hizbullah, Filistinli silahlı örgüt Hamas’tan savaşçılar eğitmekte ve Irak ile Yemen’deki milisleri desteklemekte aktif rol aldı. Aynı zamanda, İsrail’e karşı kullanılmak üzere İran’dan füzeler ve roketler temin etti. Bu stratejik adımlar, Hizbullah’ın askeri gücünü artırarak bölgedeki etki alanını genişletti ve Nasrallah’ın liderliği, onu sadece bir askeri komutan değil aynı zamanda bir siyasi figür olarak da öne çıkardı.



Geçtiğimiz hafta, İsrail operasyonu olduğu düşünülen bir saldırıda çağrı cihazlarının patlaması sonucunda binlerce Hizbullah üyesi yaralanmış ve onlarca kişi hayatını kaybetmişti. Bu olay, Hizbullah'a karşı bir dönüm noktası olarak değerlendirildi. Son büyük kamuya açık konuşmasında Nasrallah, 19 Eylül'de Hizbullah'ın haberleşme ağına yönelik saldırıları yanıtlayacağına söz vererek İsrail'i cezalandıracağını belirtti ve İsrail'in “kırmızı çizgiyi” aştığını vurguladı. “Bu, hesaplaşması gelecek olan bir konudur. Bunun doğası, boyutu, nasıl ve nerede olacağı… bunu kesinlikle kendimize ve içimizdeki en dar çevreye saklayacağız.” diyerek açıklamasına son verdi.


İsrail, Nasrallah’ın ölümü ardından Hizbullah'a yönelik saldırılarını önemli ölçüde artırdı. Operasyonlarında birkaç üst düzey yetkiliyi öldürüp Hizbullah'ın kontrolündeki Lübnan bölgelerine yönelik büyük bir bombardıman başlatarak yüzlerce insanın ölümüne neden oldu. Nasrallah’ın halefliği için en muhtemel aday, Hizbullah’ın yürütme konseyi başkanı ve Nasrallah’ın kuzeni Haşim Safieddine olarak öne çıkıyor. 1964 yılında Güney Lübnan’da doğan Safieddine, örgütün kurucu üyelerinden biri olarak biliniyor. Uzun yıllar boyunca İran’ın Kum şehrinde yaşadığı tahmin ediliyor ve Hizbullah'a ait yasal ve yasadışı işlerden oluşan geniş bir portföyü yönetme gibi çeşitli görevlerle atanmış olduğu biliniyor. Ancak Hizbullah’ın komutanlarının İsrail’in hedefli operasyonlarıyla birer birer ortadan kaldırılmaya devam etmesi nedeniyle, şu anda halefin kim olacağını kestirmek oldukça zor. Bu süreçte halefin kamuya açıklanmaması, Hizbullah’ın çıkarlarına hizmet eden bir durum olarak yorumlanıyor.


İran, Irak ve Lübnan; Hasan Nasrallah’ın ölümünün ardından uluslararası yas ilan etti. Lübnan, üç günlük resmi yas beyan etti. Lübnan geçici Başbakanı Necib Mikati’nin ofisinden yapılan açıklamada, yasın pazartesi günü başlayacağı ve kamu binalarında bayrakların yarıya indirileceği belirtildi. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ise Nasrallah’ın ölümünü "büyük Nasrallah’ın şehitliği" olarak nitelendirerek bu olayın "cezasız kalmayacağını" vurguladı. Hamaney, Nasrallah’ı "bir yol ve bir düşünce okulu" olarak tanımlayarak bu mirasın devam edeceğini söyledi ve İran’da beş günlük yas ilan etti. Irak Başbakanı Muhammed Şia es-Sudani de Nasrallah’ın suikasti üzerine üç günlük ulusal yas ilan etti.



Hasan Nasrallah’ın ölümünün ardından İsrail ordusunun Lübnan'a yönelik saldırıları hız kazandı ve çatışmalar yeni bir evreye girdi. İsrail’in "Kuzeyin Okları Operasyonu" adıyla yürüttüğü harekat, Hizbullah’ın askeri altyapısını hedef alarak özellikle Beyrut'un güneyinde ve ülkenin çeşitli bölgelerinde yoğunlaşan kara saldırıları ve hava operasyonları ile sürüyor. Gazze’deki çatışmalarla paralel olarak Lübnan’da da askeri faaliyetlerin artması, İsrail’in bölgede varlığını güçlendirme çabası olarak değerlendiriliyor. Nasrallah’ın ölümü, Hizbullah’ın komuta zincirini sarsarken örgüt İsrail’e roket ve füzelerle yanıt vermeye devam ediyor. İsrail’in bombardımanları nedeniyle yüz binlerce Lübnanlı evlerini terk etmek zorunda kaldı, büyük bir göç dalgası yaşanırken on binlerce kişi Suriye’ye sığındı. Ancak bu operasyonların sadece askeri değil, aynı zamanda bölgesel siyasi dengeyi de önemli ölçüde değiştirmesi bekleniyor. Nasrallah’ın ölümünün ardından hız kazanan bu sürecin Hizbullah'ın geleceği ve Lübnan'ın iç siyaseti üzerinde de derin etkiler bırakacağı tahmin ediliyor.


Hasan Nasrallah'ın ölümü, sadece Hizbullah için değil Lübnan ve bölge siyasetinde de kalıcı izler bırakacak bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. Nasrallah’ın liderliğinde şekillenen Hizbullah, yıllar boyunca hem askeri hem de siyasi alanda büyük bir etki yaratmış bulunuyor, ancak şimdi bu mirasın geleceği belirsizlik içinde. Halefinin kim olacağı ve Hizbullah’ın yeni lideriyle nasıl bir yön izleyeceği, örgütün bölgedeki etkinliğini ne derecede koruyabileceğini belirleyecek. Bunun yanında, İsrail'in artan saldırıları ve Lübnan'daki kaotik durum, hem iç siyaseti hem de halkın yaşamını derinden sarsacak bir sürecin habercisi gibi görünüyor. Bu gelişmeler, sadece bir liderin ölümüyle sınırlı kalmayacak; daha geniş çapta bir siyasi yeniden yapılanmaya ve belki de bölgedeki güç dengelerinin yeniden şekillenmesine neden olacak.


Can Tarhan tarafından editlendi.

7 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page