top of page

İsrail’in Kullandığı Beyaz Fosfor Bombasının Özellikleri

İsrail Filistin arasında son zamanlarda yaşanmakta olan, savaşın acı gerçekleriyle karşılaştığımız dönemde İsrail’in Filistin’deki şehirlere beyaz fosfor bombası atması da gündemin önemli bir parçası oldu. Beyaz fosfor bombasının kullanımı farklı kaynaklar tarafından doğrulandı ve Anadolu Ajansı gibi haber ajansları tarafından çekilmiş fotoğraflarda bombanın atıldığı anlar net bir şekilde kaydedildi. Bu akıllara şu soruyu getiriyor: İsrail’in Filistin’e karşı kullandığı beyaz fosfor bombası bir savaş suçu sayılmalı mı? Bu soruyu cevaplandırmak için beyaz fosfor bombasının nasıl çalıştığını ve insanlara, çevreye nasıl bir etkisi olduğunu değerlendirmek gerekiyor.


Beyaz fosfor, 4 fosfor atomundan oluşan bir fosfor allotropudur. Bu maddenin en önemli özelliği oksijenle tepkimeye girerek yanması sonucunda çok yüksek sıcaklıkların ortaya çıkmasıdır. Genel olarak askeriyede sis oluşumu ile duman kamuflajının sağlanmasında kullanılan beyaz fosforun başka bir kullanım alanı ise oksijenle girdiği tepkimeden yararlanılarak üretilen yanıcı bomba yapımıdır. Yanıcı bombalar hem insanlara hem de yapılara büyük zarar veriyor.


Beyaz fosfor solunduğunda akciğere ve vücudun geneline yayılarak bireyde çok ciddi sağlık sorunlarına yol sebep olur. Bu maddenin oksijen ile tepkimeye girmesi vücut içinde sıcaklık artışı yaşanıyor ve birey içeriden yanmaya başlıyorlar. İç organlardan başlayan yanma süreci deride son buluyor. Başka bir deyişle, beyaz fosfor solumuş bir kişinin dışarıdan en ufak bir yanığı gözükmeyebilirken hayati organları büyük ölçüde zarar görmüş olabilir.


Beyaz fosforun ne ölçüde solunduğu da önemli. Kişide solunum miktarına bağlı olarak yaraların ciddiliği değişiyor. Öyle ki bu yaralar ölüme dahi neden olabiliyor. Buradaki solunma miktarını etkileyen iki parametre havada bulunan beyaz fosforun yoğunluğu ve bu havaya maruz kalınma süresi.


Beyaz fosforun başka bir özelliği ise vücutta bıraktığı etkinin kalıcı olmasıdır. Bu kimyasala maruz kalındıktan sonra bireyin vücudunda kalması daha küçük çaplı da olsa iç yaralanmaların devam etmesine neden olur. Hayati organlarda meydana gelen tahribatların deride meydana gelen tahribata göre çok daha sorun teşkil ettiği düşünülürse bu maddenin vücuttaki etkisi kesinlikle ayrı bir konumda. Ayrıca, beyaz fosfora maruz kalmış kişilerde psikolojik travmalar oluşturma ihtimali de vardır.


Kimyasal bir silah olan beyaz fosfor bombasının çalışma mantığı incelendiğinde diğer bombalardan birçok yönüyle ayrıldığı gözlemlenebilir. Uluslararası savaş kanunlarında yanıcı bombaların kullanımı yasaklanmazken beyaz fosfor gibi daha farklı kimyasal özellikler gösteren yanıcı bombalar göz ardı edilmekte. Bombanın kullanımı üzerine BM tarafından henüz soruşturma açılmadı ve açılması da pek yakın bir olasılık gibi gözükmüyor. Çünkü bu, beyaz fosfor bombasının kullanımının ilk örneği değil. ABD’nin 2004’te Irak’la savaşında kullandığı bu bomba son zamanlardaki savaşlarda kullanıldı insan haklarını korumakla yükümlü pek çok kurumun yaşanan bu gibi durumlar karşısında sessiz kalışı, böyle ciddi durumları görmezden gelmesi gerçekten çok ayrı bir tartışma konusu.


Beyaz fosfor bombası gibi yarattığı etki ve kalıcılığı bakımından sivillerde büyük tahribatlara yol açan silahların kullanımı yasaklanmalı ve bu silahları sivillere karşı kullanan ülkelere karşı hukuki yollarla aksiyon alınmalı, gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır. Hızlıca oksijenle tepkimeye girip yanabilen, maruz kalan kişiyi nefessiz bırakıp içten dışa yanmasına, iç organlarında ciddi tahribatların oluşmasına yol açan bir silahın kullanımı ne akla ne de vicdana uygun değildir. Açıkçası bu silahın oluşturduğu etkilere baktığımızda 2. Dünya Savaşı gibi insanların hiç görmedikleri farklı silahları deneyimlediği bir savaştan sonra bunların yaşanıyor olmasını görmek dünya liderlerindeki insanlık seviyesini sorgulatacak bir tabloyu önümüze koymuştur.

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page