top of page

Trump'ın Gümrük Tarifeleri ve BRICS'in Dolar Egemenliğine Karşı Mücadelesi

Yazarın fotoğrafı: Ela Nur HalilEla Nur Halil

ABD Başkanı Donald Trump, BRICS ülkelerinin yeni bir para birimi oluşturma planlarına yönelik tepkisini sosyal medya üzerinden yaptığı bir açıklamada ifade etti. “BRICS ülkelerinin dolardan uzaklaşma çabalarını izlemek ve buna sessiz kalmak artık sona erdi.” diyerek BRICS’in ABD dolarına rakip bir para birimi oluşturması halinde bu ülkelere %100 gümrük vergisi uygulayacağını ifade etti. Trump’ın bu açıklamaları, ABD'nin küresel ekonomik gücünü koruma çabalarının bir parçası olarak görülürken aynı zamanda BRICS ülkelerinin farklı bir finansal düzen kurma çabalarını gözler önüne seriyor.


Çin, Rusya, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, İran, Mısır, Etiyopya ve Birleşik Arap Emirlikleri BRICS ittifakını oluşturuyor. 2006 yılında yükselen ekonomilerden oluşan bir koalisyon olarak kurulan BRICS, zamanla önemli bir jeopolitik ve ekonomik blok haline geldi. Dünya nüfusunun %40'ından fazlasını ve küresel GSYH’nin yaklaşık dörtte birini temsil eden grup, IMF ve Dünya Bankası gibi Batı merkezli kurumlara karşı bir denge unsuru oluşturmayı hedefliyor.


BRICS küresel ticarette ABD dolarının etkisini azaltmak amacıyla ortak bir para birimi oluşturmayı hedefliyor fakat üyeler arasındaki ekonomik farklılıklar ve ulusal öncelikler nedeniyle henüz somut bir adım atılabilmiş değil. Çin ve Hindistan gibi büyük ekonomiler arasındaki politik gerginlikler, bu husustaki anlaşmazlıkların çözülmesini zorlaştırıyor. Bunun yanı sıra ortak bir para biriminin teknik altyapısı, ticaret dengeleri ve döviz kurları üzerindeki etkileri gibi konuların da tartışılması ve netleştirilmesi gerekiyor. Tüm bu engellere rağmen, BRICS ülkeleri doların dünya ekonomisindeki üstünlüğünü azaltma hedefinden halen vazgeçmiş değil.


Ekonomik vizyonunu korumacı bir politikaya dayandırarak Trump, 2016 seçim kampanyasında geniş çaplı gümrük tarifeleri uygulama vaadinde bulunmuştu. Son zamanlarda bu vaatlerini daha da ileriye taşıyarak yüksek oranlı gümrük tarifeleri uygulama tehdidini sıkça gündeme getirdi ve tarifelerin ABD ekonomisini güçlendireceğini, yerli üretimi artıracağını ve iş kayıplarını engelleyeceğini savundu. Bu politikanın aynı zamanda vergi gelirlerini artırarak hükümete ek kaynak sağlayacağını iddia etti. Fakat bu söylemler, uygulamanın potansiyel maliyetleri ve muhtemel yan etkileri üzerine kapsamlı tartışmalara neden oldu.


Gümrük tarifeleri, ithal edilen malların ülkeye girişinde uygulanan ve ürünün değerine göre alınan bir vergi türüdür. Trump, bu vergilerin ABD ekonomisine mali bir yük getirmeyeceğini ve maliyetin diğer ülkelere yansıtılacağını iddia etse de bu görüş ekonomistler tarafından yanıltıcı bulunuyor. Çünkü tarife bedelleri, ithalatı yapan yerli şirketler tarafından ABD hükümetine ödeniyor; dolayısıyla doğrudan ABD’li firmaların maliyetlerini artırıyor. Bu durum, ithalat yapan firmaların artan maliyetlerini genellikle nihai tüketicilere yansıtmasıyla sonuçlanıyor. Yani, her ne kadar tarifeler başka ülkelere karşı bir ekonomik önlem gibi sunulsa da asıl yükü ABD içindeki işletmeler ve tüketiciler taşıyor.


Trump’ın 2016 başkanlık döneminde uygulamaya koyduğu birçok tarife, Joe Biden tarafından da yürürlükte tutulmaya devam etti. Ancak bu politikaların ekonomik etkileri üzerine yapılan çalışmalar, tarifelerin büyük ölçüde ABD’li tüketicilere zarar verdiğini gösteriyor. İthal ürünlerin fiyatlarının yükselmesiyle hem işletmelerin maliyetleri arttı hem de tüketiciler daha fazla harcama yapmak zorunda kaldı. Uzun vadede bu durum, hem ekonomik büyüme üzerinde baskı yarattı hem de ABD’deki hane halklarının alım gücünü olumsuz etkiledi ve dolayısıyla enflasyonun da artmasına sebep oldu. Bu durum aynı zamanda yerli üreticiler için de karmaşık bir etki yarattı. Artan maliyetler ve tedarik zinciri aksaklıkları, üretim süreçlerini olumsuz etkileyerek bazı sektörlerde üretim kapasitesinin daralmasına yol açtı. Bu yüzden tarifelerin yerli üretimi canlandırma hedefi, çoğu zaman hedeflendiği gibi gerçekleşmedi.


Trump ve kabinesi, tarifelerin ABD imalat sektörünü canlandıracağını ve yeni bir iş patlamasına yol açacağını savunuyor ancak iş dünyası liderleri ve ekonomistler bu görüşe temkinli yaklaşıyor ve tarifelerin uzun vadede ekonomik verimliliği azaltabileceği konusunda uyarıyor. Artan maliyetler, sadece ithalat yapan firmaları değil, bu firmalara bağlı tedarik zincirlerini de etkileyerek daha geniş çaplı bir ekonomik zarar yaratabilir. Bununla birlikte Trump’ın bu politikalarının tamamen korumacı bir ekonomik vizyonu temsil etmediği ve daha büyük stratejik hedeflerin bir parçası olduğu düşünülüyor. Özellikle göç ve uyuşturucu politikaları gibi diğer alanlarda avantaj sağlamak için bu tarifelerin müzakere aracı olarak kullanıldığı belirtiliyor. Yine de bu tür agresif ticaret politikalarının hem yerel hem de uluslararası düzeyde ekonomik ve politik tansiyonu artırma riski taşıdığı açık.


Trump’ın tarifeleri, yalnızca ABD ekonomisini değil küresel ticaret dinamiklerini de etkiliyor. Çin ve Rusya, doların küresel ticaretteki hakimiyetini kırmak için alternatif finansal yapılar kurmaya çalışırken BRICS ülkeleri de ortak bir para birimi oluşturma çabası içinde. Bu girişimler, ABD'nin ekonomik egemenliğine karşı bir meydan okuma teşkil ediyor. Aynı zamanda küresel hegemonya mücadelesi çerçevesinde ABD ticaret savaşları ve ekonomik baskılarla küresel üstünlüğünü korumaya çalışırken Çin ve Rusya çok kutuplu bir dünya düzeni inşa etmeyi hedefliyor. Trump’ın tarifelere yönelik tehditleri, sadece ekonomik bir araç değil aynı zamanda ABD'nin küresel liderliğini sürdürme çabasının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Ancak bu tür agresif ticaret politikaları ve BRICS’in alternatif finansal düzen arayışları, dünya ekonomisinde uzun vadede belirsizlik yaratma potansiyeline sahip.

Trump’ın gümrük tarifeleri, ABD’nin küresel ekonomik liderliğini sürdürme çabası olarak dünya ticaretinde önemli etkiler yaratmaktadır. Aynı zamanda, BRICS ülkeleri doların egemenliğini kırmak için alternatif finansal yapılar geliştirmeye çalışırken çok kutuplu bir dünya düzeni inşa etme hedefindedir. Küresel ticaretin geleceği sadece ekonomik çıkarların değil, aynı zamanda jeopolitik güç mücadelelerinin de şekillendireceği bir dönemeçte bulunuyor. Bu çabalar, küresel ekonomik dinamiklerde uzun vadeli belirsizliklere ve uluslararası gerilimlere yol açabilir. Hem ABD’nin korumacı ticaret politikaları hem de BRICS’in alternatif finansal düzen arayışları, dünya ekonomisini yeniden şekillendirme olasılığına sahip.

Şahika Derin Türüt tarafından editlendi.

102 görüntüleme
bottom of page