Son zamanlarda ülkemizin Hatay ve Balıkesir illerinde gerçekleşen orman yangınları ülke genelinde büyük endişeye yol açtı. Bu yangınlar, bu yaz Türkiye’de gerçekleşen orman yangınlarından sadece ikisidir. Türkiye’de son yıllarda orman yangınlarının şiddeti ve sıklığı oldukça artmış durumda. Örneğin 9 Temmuz’da Muğla ilinin Bodrum ilçesinde de orman yangınlarıyla mücadele etmiştik. Ülkemizde özellikle yaz aylarında sıklıkla gerçekleşen orman yangınlarının birçok soruna yol açtığı artık yadsınamaz bir gerçek haline geldi. Orman yangınları, sadece doğal ekosistemlere ve biyolojik çeşitliliğe zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda ekonomik kayıplara ve insan sağlığına da olumsuz etkilere neden oluyor.
Öncelikle orman yangınlarının oluşma sebepleri üç dala ayrılır: insan faaliyetleri, doğal nedenler ve kasıtlı sebepler. İnsan faaliyetlerine örnek olarak dikkatsizce yakılan ateşler, ormanlık alanlara bırakılan cam şişeler, sigara izmaritleri ve çiftçilerin tarla arazilerinde yaktıkları anızlar sebebiyle ortaya çıkan yangınlar gösterilebilir. Özellikle piknik yapan ailelerin geride bıraktıkları cam şişeler Güneş ışınlarının şişelere yansımasıyla yangına neden olabilir. Benzer şekilde, söndürülmeyen mangal ateşleri, sigara izmaritleri ve diğer sebepler orman yangınlarının oluşmasına neden olabilir. Doğal nedenlere ise yüksek sıcaklıklar, düşük nem oranları ve kuvvetli rüzgarlar yangınların ortaya çıkmasını kolaylaştırır ve yayılmalarını hızlandırır. Aynı zamanda herhangi bir yıldırım düşmesi durumunda da ormanlarda yangın çıkabilir. Özellikle yaz aylarında artan sıcaklıklar ve kuraklık dönemleri, orman yangınlarının sıklığını ve şiddetini artırır. Küresel iklim değişikliği de sıcaklığı ciddi bir miktarda artırdığı için orman yangını riskini ve yangınların şiddetini kayda değer oranda artırmaktadır. Kasıtlı sebeplerle ortaya çıkarılan yangınlar ise genellikle turizm veya inşaat sektöründen çıkar sağlamak amacıyla veya çeşitli terör faaliyetleri adına başlatılır. Özellikle kıyı bölgelerinde, bazı kasıtlı yangınlar 6831 sayılı Orman Kanunu ile koruma altına alınmış olmasına rağmen yangın sonucu açığa çıkan boş alanlara çeşitli oteller veya turistik alanlar yapılması planlanarak, çıkar sağlamak amacıyla başlatılabilir.
Yangınların sebep oldukları zararlar zararlara baktığımızdaysa orman yangınları şüphesiz ekosistem üzerinde büyük bir tahribata yol açmaktadır. Örneğin üzerinden yaklaşık 2 yıl geçen ve 7 kişinin hayatını kaybettiği Manavgat yangınlarında toplamda 60 bin hektar orman zarar görmüştür. Bu yıl gerçekleşmiş olan Balıkesir yangınında 30 tanesi meşe hektarından oluşan yaklaşık olarak 110 hektar zarar görmüştür. Yangınlar, ağaçların yanı sıra birçok hayvan türlerinin de bulunduğu alanları yok etmektedir. Ormanlarda yaşayan hayvanların yaşam alanlarının etkilenmesi, ekosisteme zarar vererek o hayvan türlerinin nesillerinin tükenmesine yol açar. Bunlara ek olarak, orman yangınları su kaynaklarını kirlenmesine neden olur. Yangın sonrası oluşan toprak kayıpları, erozyon oluşturur, su kaynaklarına karışan su ve küller suyun kalitesini düşürür. Eğer bu durum içme su kaynaklarına ve temiz su rezervlerinde gerçekleşirse, bu insan sağlığı üzerinde zehirlenme gibi doğrudan hastalıklar gibi olumsuz etkiler yaratır. Ayrıca, artan karbon salınımı iklim değişikliğini hızlandırarak daha fazla yangın oluşması, hayvanların yaşam alanlarını kaybetmesi gibi sorunlara da zemin hazırlar. Havadaki yüksek karbon oranı, aynı zamanda toprak kalitesinin düşmesine sebep olur. Bu durum tarım yapılan arazilerdeki verimliliği düşürür, ve bu sektördeki ekonomik kayıpları artırır. Oluşan bu çevresel zararlar ekonomik kayıplara da yol açar. Örneğin, tarım arazilerinden istediği verimi elde edemeyen çiftçiler, satışlarında ciddi düşüşlerle karşılaşır ve ekonomik sıkıntılar yaşar.
Ülkemizde son zamanlarda meydana gelen yangınlar, bu zararların ne kadar ciddi olabileceğini göstermiştir. Oluşabilecek zararları en aza indirgemek için bir an önce çeşitli önlemler alınmalı. Öncelikle farkındalık yaratmak ve halkı bilinçlendirmek gerekir. Ormanlık alanlarda özellikle piknik bölgelerine yerleştirilecek tabelalarla, yapılacak kampanyalarla bunu sağlayabiliriz. Ayrıca sosyal medyadan yapılacak paylaşımlar veya hazırlanan broşürler ile bu farkındalık sağlanabilir. Aynı zamanda ormanlık alanlarda oluşan yangınlarla mücadele ekipmanlarının ve personelin artırılması gerekmektedir. Yangın söndürme uçakları, helikopterleri ve itfaiye araçlarının sayılarının artırılması; bu araçların da bakımlarının düzenli olarak yapılması yangın anındaki müdahaleler için önemlidir. Ormanlık alanlarda yapılacak faaliyetlerle ilgili çeşitli kurallar getirilmeli ve bu kuralların uygulanması için gerekli gözetleme sistemleri sağlanmalıdır. Örnek olarak ormana yakın alanlarda mangal yapılmaması kuralına uymayanların denetlenmesi oldukça önemlidir. Bu kurallara uymayanlar için yasal düzenlemelerin güçlendirilmesi gerekmektedir. Özellikle cezaların caydırıcı olması bu tarz kurallara uyulması konusunda etkili olabilir. Bu tedbirlerle orman yangınlarının sebep olduğu çevresel ve ekonomik zararlar en aza indirgenebilir.
Ancak ülkemizde ağaçlandırma çalışmaları yetersiz kalıyor ve bu alanların bazıları da otel ve turistik yapı için imara açılıyor. 5 Temmuz 2007 tarihinde Muğla’nın Milas ilçesinde gerçekleşen orman yangınları sırasında 250 hektarlık ormanlık alan ile 30 hektarlık tarım arazisi ve zeytinlik zarar görmüştü. O dönemde Muğla Orman Bölge Müdürü olan İbrahim Aydın, yangın sonrasında, "Ekim ayında yağacak ilk yağmurlarla birlikte alana tohum serpimi ve fidan dikimi gerçekleştirerek bölgeyi yeniden yeşillendireceğiz." demesine rağmen bu açıklamanın üzerinden çok zaman geçmeden 2012 yılında bu bölge imara açılmıştı ve bu bölgede çeşitli oteller kurulmuştu. Günümüzde ise bu alanda kurulan oteller hala turizm sektöründe hizmet vermeye devam etmektedir. Devlet, ağaç dikme sözü verip yandaş firmalara otel onayı aldığı için kamuoyundan yalnızca tepki almıyor, aynı zaman da ekosistemi ve doğal yaşama daha da zarar verilmesine göz yumarak yangınların sonucunda oluşan tahribatı katlamaktadır.
Alınacak tedbirlerle orman yangınlarının önlenmesi ve zararlarının azaltılması sadece ekosistemi ve biyoçeşitliliği korumakla kalmayıp aynı zamanda insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri azaltmakta da büyük rol oynayacaktır. Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, 2023 yılında yaşanan orman yangınların %90’ının insan kaynakları faaliyetlerden kaynaklandığı söylemişti. Bunların %6’sı kasıtlı yangın çıkarmayken kalan %86’sı ihmal ve dikkatsizlik sebebiyle yaşanmıştı. Bu nedenle, bireysel ve toplumsal olarak üzerimize düşen görevleri yerine getirerek ve devletin de gerekli önlemleri almasıyla, ormanlarımızın korunması için bir an önce harekete geçilmelidir. Bu sayede, ülkemizin güzelliklerini ve zenginliklerini gelecek nesillere aktarabilir ve sürdürülebilir bir çevrede yaşayabiliriz.