Yapay Zeka’nın Ürettiği Eserler Sanat mıdır? İnsan Sanatçıları Geçebilir mi?
- Selcen AKSU
- 8 Nis
- 3 dakikada okunur

Son yıllarda yapay zeka teknolojilerinde yaşanan büyük gelişmeler, sadece bilim ve mühendislik gibi teknik konularla sınırlı kalmadı, aynı zamanda sanat dünyasını da doğrudan etkisi altına almaya başladı. Resimden müziğe, edebiyattan tasarıma kadar yaratıcılık getiren alanlarda da yapay zeka araçları kullanılmaya başlandı. Bu gelişmelerin ardından alanlarında uzman kişiler, bu araçların ürettiği işlerin “sanat” sayılıp sayılamayacağı üzerinde çalışmalarına başladılar. Bu durum, şu anda birçok mesleğin tehlike altında olması gibi yapay zekanın gelecekte sanatçıların da yerlerini alabileceği endişesini doğurdu.
Teknik açıdan bakıldığı zaman yapay zeka birçok sanat alanında üretim yapabiliyor. Görsel alanlarda Midjourney, DALL·E **ve benzeri yapay zeka modelleri verilen komutlarla gerçekçi veya soyut resimler oluşturabiliyor. Edebiyat alanında ise yapay zeka; şiir, hikaye, deneme gibi farklı metin türlerinde yazılar oluşturabiliyor. Müzikte ise benzer bir şekilde yapay zeka destekli sistemler farklı tarzlarda besteler oluşturabiliyor.
Bu yapay zeka araçları, büyük veri kümeleri üzerinden öğrenme gerçekleştiriyor ve öğrendikleri verileri kullanarak çeşitli eserler oluşturabiliyor.
Bu sebeple, aslında diğer sanatçıların yaptığı gibi özgün olan, bir diğer deyişle tamamen özgün, sıfırdan eser yaratma işini yapmıyor. Bunun yerine var olan sanat eserlerini dönüştürerek yeni biçimlerde eserler üretiyor. Bu da aslında onu bir sanatçıdan çok yaratıcı bir yeniden üretici konumuna getiriyor.

Bununla beraber, yapay zeka sistemlerinin büyük veri kümelerinden yararlanarak eser oluşturması bu eserlerin büyük bir çoğunluğunun başka sanatçıların eserlerinden öğrenilerek oluşturduğu anlamına geliyor. Bu durum ise yapay zeka ile oluşturulan eserlerin özgünlüğü ve telif hakkı ihlali gibi tartışmalı konularda soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Bu sebeple, yapay zeka ürünlerinin etik olarak ne kadar meşru olduğu uzmanlar tarafından tartışılıyor.
Hukuki olarak bir diğer tartışma ise üretilen eserlerin gerçek anlamda bir hak sahibinin olup olmadığı. Bu tartışma nedeniyle de eserlerin yasal çerçevede korunup korunamayacağı belirsizliği sürüyor. Bazı ülkelerde bu içeriklerin hak sahiplerini geliştirici kişiye veya içeriği yönlendiren kişiye verilirken bazı ülkelerde ise bu içeriklerin hiçbir şekilde telif hakkına sahip olamayacağı savunuluyor. Bu belirsizlik, yapay zeka ile üretilen eserler hakkında telif hakları adına evrensel hukuki düzenlemelerin gerekliliğini gösteriyor.
Yıllar boyunca yeniden değişen sanat kavramının tanımı bazen estetik bir amaca, bazen duygusal bir ifadeye, bazen de toplumsal bir mesaj taşımaya dayanmıştır. Bu sebeple, “sanat nedir?” sorusunun tek bir cevabı yoktur. Ancak genellikle sanat; bir insanın duygularını, fikirlerini, ve gözlemlerini özgün bir biçimde dışa vurması olarak tanımlanır.
Yapay zeka araçlarının ürettiği eserlerde bu türden bir “niyet” ya da “duygu” yoktur. Yapay zeka, bir anlam ya da ifade yaratmak için değil ancak verilen komutu teknik olarak yerine getirmek için eserler üretiyor. Bu yüzden uzmanlara göre yapay zekanın ürettiği ürünler “sanat” değil, “sanat benzeri” şeylerdir.
Ancak başka bir yönden bakınca da bu eserlerin kitlesi herhangi bir şekilde duygulanıyor, etkileniyor ya da estetik haz alıyorsa bu ürünlerin sanatsal değeri olduğu da söylenebilir. Bu noktada, sanatın yalnızca üreticiye bağlı olmadığını, kitlesine de bağlı olduğu söylenebilir.

Yapay zeka araçlarının, sanatçıların yaptığı gibi kendi yaşadığı deneyimleri, duyguları, çevresiyle olan ilişkileri sanatına yansıtamaz. Çünkü yapay zeka, insani deneyimlere sahip değildir. Bir diğer deyişle yaşayamaz, hissedemez ve gözlemleyemez. Dolayısıyla, bugünkü haliyle yapay zeka bir sanatçının yerini alamaz.
Ancak; özellikle tasarım, illüstrasyon ve içerik üretimi gibi alanlarda yapay zeka birçok süreci hızlandırıyor ve maliyetleri düşürüyor. Bu da bazı iş durumlarında örneğin reklam tasarımı, sosyal medya içeriği ya da hızlı üretim gerektiren projelerde insan yerine yapay zeka araçlarının tercih edilmesine yol açabiliyor. Öte yandan, birçok sanatçı yapay zekayı bir tehdit olarak değil bir işbirlikçi olarak görüyor. Yapay zeka araçlarını kullanarak kendi fikirlerinin üzerine fikirler ekleyerek vizyon sevilerini artırıyor.
Sonuç olarak, gelecekte insan ve yapay zekanın ortak bir şekilde oluşturduğu eserlerin galerilerde görülmesi yalnızca yapay zeka ile üretilen eserlerin galerilerde görülmesinden daha yüksek bir olasılık.
Şahika Derin Türüt tarafından düzenlendi.